12 Ekim 2011 Çarşamba

genetiği değiştirilmişlik...

greenpeace mail'inden alıntı:

"
GDO'lu ürünlerin zararsızlığına dair bağımsız bilim adamları tarafından oluşturulmuş kesin ve net bir belge istemenin tam zamanı. Bunu yapmak için en etkili yol devletimizin kamuoyunun fikrini sorduğu yeni mısır genleriyle ilgili raporlara aşağıdaki linke tıklayıp yorum yazarak kendi düşüncelerimizi belirtmek:



http://www.tbbdm.gov.tr/home/content/announcements.aspx



Yukarıdaki linkten Türkiye Biyogüvenlik Kurulu'nun sunduğu 20 farklı risk değerlendirme raporuna ulaşabilir, her bir rapor için düşüncelerini Kamuoyu Görüş Bildirme Formu linkine tıklayarak belirtebilirsin. Yalnız formu doldururken hangi komitenin raporuna yazıyorsan onu seçmen gerekiyor, bunu atlamamaya dikkat et.



Buraya görüş yazarken Ziraat Mühendisleri Odası'nın hazırladığı aşağıdaki itiraz örneğini kopyalayarak kullanabilirsin:



Kesinlik içermeyen, böylesine belirsizliklerle dolu raporlara dayanarak GDO'lu yemlere izin verilmesini ve bu yemlerle beslenen hayvanların ürünlerini tüketmek istemiyorum.

"

linke tıklayıp raporlara bi göz atmakta fayda olabilir...

tek bir gen makalesini okudum henüz (yemlik için alınacak olan bir mısır türü), ve şu yorumu gönderdim, tabii yanlış anladığım yerleri de olabilir...

"1507 x 59122 (gen)

"Veriler cinsiyete göre önemli farklılık göstermiştir. Trigliserit değerlerinin dişilerde % 24-40 oranında arttığı; erkeklerin ise böbreklerinde ürin fosfor ve sodyum değerlerinin % 31-35 oranında azaldığı belirlenmiştir. Araştırıcılar çalışmalarının sonunda, inceledikleri transgenik mısır çeşidinin güvenli bir ürün olmadığını vurgulamışlardır (Seralini ve ark., 2007). Farelerde üç temel transgenik mısır çeşidi (NK 603, MON 810 ve MON 863) ile yapılan bir başka karşılaştırmalı besleme analizinde kan ve organlara ilişkin veriler değerlendirilmiştir. Araştırmada, cinsiyete ve dozlara bağlı olarak, transgenik mısır ile beslenen farelerde yeni yan etkilerin ortaya çıktığı belirtilmiştir. Yan etkiler özellikle karaciğer (albumin %-7, albumin / globulin oranı %-10) ve böbrek (ürin kreatinin %+42, potasyum %+13) gibi toksisite ile doğrudan ilgili organlarda belirlenmiştir. Bunların dışında, kalp, adrenal salgı bezleri, dalak ve hematolojik sistemde de bazı önemli etkiler görülmüştür. Araştırma sonunda, hepatorenal toksisitenin, genetik yapısı değiştirilmiş mısırlardaki glifosata ve böceklere dayanıklılığı sağlayan genlerden (CP4 epsps, cry1Ab ve cry3Bb1) kaynaklandığı vurgulanmıştır"

!!! yine de yemlik olarak kabul edilecek mısır olan çeşitten mi bahsediliyor?

"Her yeni proteinde olduğu gibi genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerde de ayrıntılı biçimde alerjenite testleri yapılmalıdır. Aktarılan yeni genin kaynağının alerji ile ilgili geçmişi irdelenmeli, bu genin oluşturduğu proteinin biyokimyasal yapısı bilinen alerjenlerle karşılaştırılmalıdır."

ne kadar alerjenite testi yapılabilir ki? olası kaza eseri çaprazlamalar da göz önüne alındığında, insan sağlığına uzun dönemde etkisi, "meydana gelsin de öyle çalışma yapılır" şeklinde açık mı bırakılıyor?

"Ancak, sorun sadece yabani gen kaynakları ile sınırlı değildir. Mısır bitkileri yabancı döllenen ve çiçek tozlarını canlı olarak çok uzak mesafelere gönderebilen bitki türlerindendir. Bu nedenle, transgenik çeşitlerden klasik kültür çeşitlerine de gen geçiş olasılığı çok yüksektir. Örneğin, Teksas’da son derece korumalı koşullarda yetiştirilen organik mısır çeşidi “Terra Prima”ya, çiçek tozu aracılığı ile transgenik mısır özellikleri geçtiğinden, ürünün tamamı toplatılarak yok edilmiştir (Bett, 1999)."

orijinal mısır türlerimizi korumak bile mümkün mü?

"Mikrobiyel kökenleri ve yapıları göz önüne alındığında cry1F, cry34Ab1, cry35Ab1 ve pat genlerinin doğada ve sindirim sisteminde sürekli seleksiyon baskısı yapmaması nedeniyle bakterilere yatay geçiş olasılığının son derece düşük olduğu belirtilmektedir. Transgenin, son derece olağan dışı bir şekilde aktarılması durumunda bile, insan ve hayvanlara zararlı olması beklenmemektedir (EFSA, 2009)."

niye beklenmemektedir? nasıl beklenmemektedir?

"Risk yönetiminin planlanması ve bu planının uygulanması “Risk Değerlendirme Komitesi”nin sorumluluğu dışındadır. 1507 x 59122 mısır çeşidine ait tohumların taşınma ve işlenmesi sırasında kazayla çevreye yayılması sonucu olası çevre ve biyoçeşitliliğe ilişkin riskler ortaya çıkabilir."

peki o halde kimin sorumluluğudur, kim denetleyecektir bunu, gerekli personel var mıdır? gerekli donanım sağlanmış mıdır?

anlayamadığım diğer bir konu da ülkemizdeki mısırların çeşitlerinin yetersizliği, ya da maliyet-etkinlik yetersizliği (neye göre) mi kanıtlanmıştır da, hayvanların ya da insanların sağlığına uzun dönem etkisi meçhul olan bu mısırları getirme ihtiyacı duyulmuştur? bir komite seçilmesi gerektiği yazıyordu, emin olamadım, ilgililerin dikkatine.."

Hiç yorum yok: