"sanayi"nin getirdikleri
The Perennial Plate Episode 84: Dumpster Diver from Daniel Klein on Vimeo.
bu insanların çöpü toplaması, değerlendirmek açısından fena bir bi şey değil tabii, toplamak zorunda kalması halinde altında fena bi şeyler olabilecekse de.
babam hep kedilerin de payı var der, çöpe giden şeyler için. annem günah der, yer. arkandan ağlar teorisine inananlar da var. bi kez migros'un yanına pikaplarını park edip atılacak sebze meyveyi toplayan çingeneler görmüştüm. minicik çocukların ayağında ayakkabı yoktu. ama, şöyle daha vakıf-ane bir şeyler yapılamaz mı? daha gıda güvenliği yüksek? daha dost-ane?
yapılamaz. neden mi? sanayinin getirdiği bi diğer şey de bu. günahlarıyla yüzleşememek. pratikte işe yarayacak bir şeyi drama fazlalığı yüzünden yapamaz hale gelecek kadar felçleşmek. migrosta her 50 tl'lik alışverişte bayatlamak üzere olan zaten de ihtiyaç duyulmayan şeyi kakalamak ne kadar güzel bi çözüm?
bi yasa yapamaz mı mesela birileri bu ürünleri ilgilendiren? biri görevli olup bunları ayıklasa ve bu işten para kazansa fena mı olur? bir bina olsa ve ihtiyacı olanlar burdan daha gıda güvenlikli bir şekilde alsa?
atma alışkanlıkları ve alma alışkanlıklarını gözden geçirmek kişisel bir çaba olabilir. bu konu üzerine daha fazla düşünülebilir.
hayatta istediğim şeylerden biri de komşular içinde olmak. ne güzel ossut yurtta kalarak bi nevi komşuluk yaşıyor.
buralar hep dutluk.
herkes baykuş. komşuluk yapılamıyor.
komşu komşunun sadece külüne muhtaç değil ki...
21 Aralık 2011 Çarşamba
12 Ekim 2011 Çarşamba
genetiği değiştirilmişlik...
greenpeace mail'inden alıntı:
"
GDO'lu ürünlerin zararsızlığına dair bağımsız bilim adamları tarafından oluşturulmuş kesin ve net bir belge istemenin tam zamanı. Bunu yapmak için en etkili yol devletimizin kamuoyunun fikrini sorduğu yeni mısır genleriyle ilgili raporlara aşağıdaki linke tıklayıp yorum yazarak kendi düşüncelerimizi belirtmek:
http://www.tbbdm.gov.tr/home/content/announcements.aspx
Yukarıdaki linkten Türkiye Biyogüvenlik Kurulu'nun sunduğu 20 farklı risk değerlendirme raporuna ulaşabilir, her bir rapor için düşüncelerini Kamuoyu Görüş Bildirme Formu linkine tıklayarak belirtebilirsin. Yalnız formu doldururken hangi komitenin raporuna yazıyorsan onu seçmen gerekiyor, bunu atlamamaya dikkat et.
Buraya görüş yazarken Ziraat Mühendisleri Odası'nın hazırladığı aşağıdaki itiraz örneğini kopyalayarak kullanabilirsin:
Kesinlik içermeyen, böylesine belirsizliklerle dolu raporlara dayanarak GDO'lu yemlere izin verilmesini ve bu yemlerle beslenen hayvanların ürünlerini tüketmek istemiyorum.
"
linke tıklayıp raporlara bi göz atmakta fayda olabilir...
tek bir gen makalesini okudum henüz (yemlik için alınacak olan bir mısır türü), ve şu yorumu gönderdim, tabii yanlış anladığım yerleri de olabilir...
"1507 x 59122 (gen)
"Veriler cinsiyete göre önemli farklılık göstermiştir. Trigliserit değerlerinin dişilerde % 24-40 oranında arttığı; erkeklerin ise böbreklerinde ürin fosfor ve sodyum değerlerinin % 31-35 oranında azaldığı belirlenmiştir. Araştırıcılar çalışmalarının sonunda, inceledikleri transgenik mısır çeşidinin güvenli bir ürün olmadığını vurgulamışlardır (Seralini ve ark., 2007). Farelerde üç temel transgenik mısır çeşidi (NK 603, MON 810 ve MON 863) ile yapılan bir başka karşılaştırmalı besleme analizinde kan ve organlara ilişkin veriler değerlendirilmiştir. Araştırmada, cinsiyete ve dozlara bağlı olarak, transgenik mısır ile beslenen farelerde yeni yan etkilerin ortaya çıktığı belirtilmiştir. Yan etkiler özellikle karaciğer (albumin %-7, albumin / globulin oranı %-10) ve böbrek (ürin kreatinin %+42, potasyum %+13) gibi toksisite ile doğrudan ilgili organlarda belirlenmiştir. Bunların dışında, kalp, adrenal salgı bezleri, dalak ve hematolojik sistemde de bazı önemli etkiler görülmüştür. Araştırma sonunda, hepatorenal toksisitenin, genetik yapısı değiştirilmiş mısırlardaki glifosata ve böceklere dayanıklılığı sağlayan genlerden (CP4 epsps, cry1Ab ve cry3Bb1) kaynaklandığı vurgulanmıştır"
!!! yine de yemlik olarak kabul edilecek mısır olan çeşitten mi bahsediliyor?
"Her yeni proteinde olduğu gibi genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerde de ayrıntılı biçimde alerjenite testleri yapılmalıdır. Aktarılan yeni genin kaynağının alerji ile ilgili geçmişi irdelenmeli, bu genin oluşturduğu proteinin biyokimyasal yapısı bilinen alerjenlerle karşılaştırılmalıdır."
ne kadar alerjenite testi yapılabilir ki? olası kaza eseri çaprazlamalar da göz önüne alındığında, insan sağlığına uzun dönemde etkisi, "meydana gelsin de öyle çalışma yapılır" şeklinde açık mı bırakılıyor?
"Ancak, sorun sadece yabani gen kaynakları ile sınırlı değildir. Mısır bitkileri yabancı döllenen ve çiçek tozlarını canlı olarak çok uzak mesafelere gönderebilen bitki türlerindendir. Bu nedenle, transgenik çeşitlerden klasik kültür çeşitlerine de gen geçiş olasılığı çok yüksektir. Örneğin, Teksas’da son derece korumalı koşullarda yetiştirilen organik mısır çeşidi “Terra Prima”ya, çiçek tozu aracılığı ile transgenik mısır özellikleri geçtiğinden, ürünün tamamı toplatılarak yok edilmiştir (Bett, 1999)."
orijinal mısır türlerimizi korumak bile mümkün mü?
"Mikrobiyel kökenleri ve yapıları göz önüne alındığında cry1F, cry34Ab1, cry35Ab1 ve pat genlerinin doğada ve sindirim sisteminde sürekli seleksiyon baskısı yapmaması nedeniyle bakterilere yatay geçiş olasılığının son derece düşük olduğu belirtilmektedir. Transgenin, son derece olağan dışı bir şekilde aktarılması durumunda bile, insan ve hayvanlara zararlı olması beklenmemektedir (EFSA, 2009)."
niye beklenmemektedir? nasıl beklenmemektedir?
"Risk yönetiminin planlanması ve bu planının uygulanması “Risk Değerlendirme Komitesi”nin sorumluluğu dışındadır. 1507 x 59122 mısır çeşidine ait tohumların taşınma ve işlenmesi sırasında kazayla çevreye yayılması sonucu olası çevre ve biyoçeşitliliğe ilişkin riskler ortaya çıkabilir."
peki o halde kimin sorumluluğudur, kim denetleyecektir bunu, gerekli personel var mıdır? gerekli donanım sağlanmış mıdır?
anlayamadığım diğer bir konu da ülkemizdeki mısırların çeşitlerinin yetersizliği, ya da maliyet-etkinlik yetersizliği (neye göre) mi kanıtlanmıştır da, hayvanların ya da insanların sağlığına uzun dönem etkisi meçhul olan bu mısırları getirme ihtiyacı duyulmuştur? bir komite seçilmesi gerektiği yazıyordu, emin olamadım, ilgililerin dikkatine.."
"
GDO'lu ürünlerin zararsızlığına dair bağımsız bilim adamları tarafından oluşturulmuş kesin ve net bir belge istemenin tam zamanı. Bunu yapmak için en etkili yol devletimizin kamuoyunun fikrini sorduğu yeni mısır genleriyle ilgili raporlara aşağıdaki linke tıklayıp yorum yazarak kendi düşüncelerimizi belirtmek:
http://www.tbbdm.gov.tr/home/content/announcements.aspx
Yukarıdaki linkten Türkiye Biyogüvenlik Kurulu'nun sunduğu 20 farklı risk değerlendirme raporuna ulaşabilir, her bir rapor için düşüncelerini Kamuoyu Görüş Bildirme Formu linkine tıklayarak belirtebilirsin. Yalnız formu doldururken hangi komitenin raporuna yazıyorsan onu seçmen gerekiyor, bunu atlamamaya dikkat et.
Buraya görüş yazarken Ziraat Mühendisleri Odası'nın hazırladığı aşağıdaki itiraz örneğini kopyalayarak kullanabilirsin:
Kesinlik içermeyen, böylesine belirsizliklerle dolu raporlara dayanarak GDO'lu yemlere izin verilmesini ve bu yemlerle beslenen hayvanların ürünlerini tüketmek istemiyorum.
"
linke tıklayıp raporlara bi göz atmakta fayda olabilir...
tek bir gen makalesini okudum henüz (yemlik için alınacak olan bir mısır türü), ve şu yorumu gönderdim, tabii yanlış anladığım yerleri de olabilir...
"1507 x 59122 (gen)
"Veriler cinsiyete göre önemli farklılık göstermiştir. Trigliserit değerlerinin dişilerde % 24-40 oranında arttığı; erkeklerin ise böbreklerinde ürin fosfor ve sodyum değerlerinin % 31-35 oranında azaldığı belirlenmiştir. Araştırıcılar çalışmalarının sonunda, inceledikleri transgenik mısır çeşidinin güvenli bir ürün olmadığını vurgulamışlardır (Seralini ve ark., 2007). Farelerde üç temel transgenik mısır çeşidi (NK 603, MON 810 ve MON 863) ile yapılan bir başka karşılaştırmalı besleme analizinde kan ve organlara ilişkin veriler değerlendirilmiştir. Araştırmada, cinsiyete ve dozlara bağlı olarak, transgenik mısır ile beslenen farelerde yeni yan etkilerin ortaya çıktığı belirtilmiştir. Yan etkiler özellikle karaciğer (albumin %-7, albumin / globulin oranı %-10) ve böbrek (ürin kreatinin %+42, potasyum %+13) gibi toksisite ile doğrudan ilgili organlarda belirlenmiştir. Bunların dışında, kalp, adrenal salgı bezleri, dalak ve hematolojik sistemde de bazı önemli etkiler görülmüştür. Araştırma sonunda, hepatorenal toksisitenin, genetik yapısı değiştirilmiş mısırlardaki glifosata ve böceklere dayanıklılığı sağlayan genlerden (CP4 epsps, cry1Ab ve cry3Bb1) kaynaklandığı vurgulanmıştır"
!!! yine de yemlik olarak kabul edilecek mısır olan çeşitten mi bahsediliyor?
"Her yeni proteinde olduğu gibi genetik yapısı değiştirilmiş ürünlerde de ayrıntılı biçimde alerjenite testleri yapılmalıdır. Aktarılan yeni genin kaynağının alerji ile ilgili geçmişi irdelenmeli, bu genin oluşturduğu proteinin biyokimyasal yapısı bilinen alerjenlerle karşılaştırılmalıdır."
ne kadar alerjenite testi yapılabilir ki? olası kaza eseri çaprazlamalar da göz önüne alındığında, insan sağlığına uzun dönemde etkisi, "meydana gelsin de öyle çalışma yapılır" şeklinde açık mı bırakılıyor?
"Ancak, sorun sadece yabani gen kaynakları ile sınırlı değildir. Mısır bitkileri yabancı döllenen ve çiçek tozlarını canlı olarak çok uzak mesafelere gönderebilen bitki türlerindendir. Bu nedenle, transgenik çeşitlerden klasik kültür çeşitlerine de gen geçiş olasılığı çok yüksektir. Örneğin, Teksas’da son derece korumalı koşullarda yetiştirilen organik mısır çeşidi “Terra Prima”ya, çiçek tozu aracılığı ile transgenik mısır özellikleri geçtiğinden, ürünün tamamı toplatılarak yok edilmiştir (Bett, 1999)."
orijinal mısır türlerimizi korumak bile mümkün mü?
"Mikrobiyel kökenleri ve yapıları göz önüne alındığında cry1F, cry34Ab1, cry35Ab1 ve pat genlerinin doğada ve sindirim sisteminde sürekli seleksiyon baskısı yapmaması nedeniyle bakterilere yatay geçiş olasılığının son derece düşük olduğu belirtilmektedir. Transgenin, son derece olağan dışı bir şekilde aktarılması durumunda bile, insan ve hayvanlara zararlı olması beklenmemektedir (EFSA, 2009)."
niye beklenmemektedir? nasıl beklenmemektedir?
"Risk yönetiminin planlanması ve bu planının uygulanması “Risk Değerlendirme Komitesi”nin sorumluluğu dışındadır. 1507 x 59122 mısır çeşidine ait tohumların taşınma ve işlenmesi sırasında kazayla çevreye yayılması sonucu olası çevre ve biyoçeşitliliğe ilişkin riskler ortaya çıkabilir."
peki o halde kimin sorumluluğudur, kim denetleyecektir bunu, gerekli personel var mıdır? gerekli donanım sağlanmış mıdır?
anlayamadığım diğer bir konu da ülkemizdeki mısırların çeşitlerinin yetersizliği, ya da maliyet-etkinlik yetersizliği (neye göre) mi kanıtlanmıştır da, hayvanların ya da insanların sağlığına uzun dönem etkisi meçhul olan bu mısırları getirme ihtiyacı duyulmuştur? bir komite seçilmesi gerektiği yazıyordu, emin olamadım, ilgililerin dikkatine.."
25 Eylül 2011 Pazar
16 Eylül 2011 Cuma
aile kurmak ya da kurmamak, belki de kuramamak?
günümüz toplumunda aile olabilmenin zorlukları hakkında muhtemelen şöyle bir göz atabildim. (galiba biraz feminist bir açıdan) benim de bir kez daha detaylı okumam gerekiyor. link.
"...as the middle class hollows out, with more people joining the ranks of the wealthy and the ranks of the economically insecure, we increasingly believe that the only way to maintain or work your way into an economically secure life is to go it alone..."
"...We are told, “You can be anything and you should be everything, but you have to do it without any support from society...”
"...as the middle class hollows out, with more people joining the ranks of the wealthy and the ranks of the economically insecure, we increasingly believe that the only way to maintain or work your way into an economically secure life is to go it alone..."
"...We are told, “You can be anything and you should be everything, but you have to do it without any support from society...”
11 Eylül 2011 Pazar
Kaydol:
Yorumlar (Atom)